Oykuler ve Romanlar
  Ana Sayfa | Chat | Resimler ve Karikaturler | Bize Ulasin | Download | Fikralar | Soguk Espriler | Oykuler ve Romanlar | Sarkicilar | Mega Sesler | FRP | Forum | Anket  

Yildizlarin Torunu
YASAMAK, bilmek, gormek ve o ani hissetmekle olusur. Yasanan olaylar kisinin yogun dusuncelerle fantastik hayat felsefesini yakalamasini saglar. Bu felsefe insan beynini yogun bir sekilde sarar ve bu dusunce insanin dunya uzerindeki yasam stilinin 180 derece donmesini saglar. Bu hikayenin ana fikride bu zaten 1980lerin basiydi ben daha o zamanlar universite 3. sinif ogrencisiydim. Psikolog olacaktim. Butun amacim dunya uzerinde ayakta durabilen her turlu dusunebilen varligin sorunlarini cozmek ve bu alanda bir kitap yazmakti. Cok zengin bir insan degildim. Gunlerimi kitap okumakla ve dusunmekle geciyordum. Ne kadar fazla dusunursem o kadar fazla yol katerim diye dusunuyordum ama ne kadar mantiksiz bir dusunce oldugunu simdi anliyorum. Cok gezen mi yoksa cok okuyan mi atasozunun bu icerigi benim bu teorimi ekarde etmisti. Ve ben de fantastik bir hikayenin tam ortasina dusmustum. Cunku artik bilmek icin okumuyor yasamin nabzinda dolasiyorum. Bu olay 1980lerde baslamisti. Daha oncede belirtmistim butun amacimi buyuk olcude etkilemeye yarayan bu olayla karsilastim. Evet gorevim iriyari tipsiz resmen bir yaratigi animsatan igrenc bir adama sagliksiz raporu vermekti. Adami odaya aldim karsima gecti. benim yasam felsefemin degisime gectigi anlardan biriydi. Ilk baktigim zaman, gozlerinin derinliklerine indigim zaman masum bir cocuk gorduyordum. Etrafina bakiyordu. Benim baktigimi gorunce dik dik bakip karizmasini ortaya koyuyordu. Ama ne olursa olsun gozler insani anlatan tek etken. Belli bir sure konusmaya basladi. Ilk soyledigi kelime evetti. Suratima bakti ve bunu dedi; bir an goz goze geldik. Gozlerinden yogun bir elektrik akimi aldim. Bir an silkelendim. Dusuncelerim dondu. Sonra birkac kelime sarfetti. Evet tamam sonra birkac tamam benzeri kelime... Koltuktan kalkti. Sessizce kapiyi acti. Arkasina bakti. Gulumseyerek bana -Sonsuz kapilarin anahtari senin elinde dedi. Sasirdim. Sanki klasik bir korku romanindaki cozulmesi imkansizliklarin uzaginda olan bir cumleydi ve dondu. Disari cikti. Aradan bir gun gecti. Bos bir pazar gunu... Yazacagim hikayenin basligini aramaya basladim. Dusunuyordum. Basligi agaclarda, gokyuzunde, gozlerde, sevgide, nefrette herseyde aradim. Ama bulamadim. Bos bir gun demistim ya, iste tam oyleydi. Odama gittim. Pencere acikti. Sanki hafif bir meltem cokmustu havaya... Esiyor mu, esmiyor mu belli degildi. Gittim, pencereyi kapattim ve yatagima gectim. Sabah uyandigimda pencerenin kenarindan su damliyordu. Disariya baktim, hic yagmur yoktu. Gece, hadi desem hicbir kalinti yoktu. Ufak bir tebesumle giyimdim ve isyerime gittim. Ofise girdim. O an hocam ve bana "otur" dedi. "Simdi dinle, dikkatli dinle!" dedi. Gozlerimin icine bakti ve "bu dunyadan sonsuz ufaklara git" dedi. Tabii bende saskin bir vaziyette hocama bakiyordum. "Niye?" diye sordum. Hocamin bana o anlattigi o sarfettigi soguk cumlelerden sonra icimde derin bir bosluk hissettim, korktum. Iste o cumleler sunlardi; "Neden veya nasil bu kelimeleri eger dilimize dolarsak sonsuz bir bosluk bizi bekler. Bilmiyorum biliyormusun. Igrenc ve korkuncu taniyor musun? Bilincin gizemini ruyayla gercek arasindaki o ince cizgi seni bana anlatacak. Unutma neden yok nasilda... Yogun bakislari buyulerle, kehanetlerle bagini da bilmiyorsun. Aslinda bunlardan etrafa attigin bir damla soguk bakisla kurtulursun." Hocamin beni hayrete dusuren konusmalari sonunda bana bakti ve agzima dokunarak "sus" dedi. Bir yanda kendimi boslukta hissettim. Kendimi narkolepsi anina yakalanmis gibi ve aniden kendimi bir yerde buldum. O an duyu organlarim bir yerde kesildi. Ama agir agir o yetenegimi kazaniyordum. Uyandim. Etraf karanlikti, ilerde bir isik vardi. Kosuyordum, kosuyordum. Onumdeki yol her ne kadar kisa gelse de kosmak yol icin soylenen yakin kelimesinin gecersizligini sagliyordu. Kulagima sessiz tepelerden 10 tane ayri ses geliyordu. Sanki 10 basli bir ejdarhanin 10 tane ayri kotu ve igrenc hareketi gerceklestirmek istiyor. Butun bu igrenc dusunceler bir bedende saklaniyordu. Aniden nasil oldugunu bilmiyorum diz cokmusum yukaridan ilahi bir nefes geldi. Beden ruhun icinden bir ilahi nefes sonunda yere serildi. Beden ruhun icinden bir ilahi nefes sonunda gokyuzune serpildi. Beni biri yukarilardan istiyordu. Beni çekti ve yanina aldi. Bedenim yere suzulmus bir vaziyette duruyordu. Hocam bedenimin tam yaninda duruyordu. Artik asagisini goremiyecek yuksekliginde, bulutlar onumden cekildiginde, gozlerim buyulerle silindiginde, mantik bilinc altina saklandiginda, ejderha cigliklari silinip, ejderhanın mutluluk ciglikleri duyuldugunda, gecici hayatin sonsuz hayata gecisi tamamlandiginda, bir tebessumle hafif bir mutluluk hissettigimde " Ben artik baska diyarlarin insani oldum. Yildizlar uzak diyarlarin isiltisidir ama uzak diyarlar artik benim isiltimdir." Bu sozcuk sanki benim icime kazinmisti. Ben secilmistim. Dunyayi cozmek en buyuk hayalimdi. Bu hayal bana yasaklanmisti. Bana uzak diyarlari layik gorduler. Hocam da secilmisti ama o dunyayi bilinmezliklerden korumakla yukumluydu. Benim atalarim yildizlarin otesinde tamamen hayal olmustu.


Son Yalvaris
Kiyamet nedir nerden gelmistir nerden biliriz bunca soruyu acaba insanlik tarihinde kac kisi kendine sormustur bence herkesin aklina bir kere ugramistir bu soru oyle bir soruki insani bir yerlerden alip bir yerlere goturuyor insani bos hayallerin kiyisindan donulmez bir ufkun cemberine sokuyor bilemiyorsun dusuncelerin donuyor aklini son haddiyle zorluyorsun ama sonuc yok cunku bilinmezlikle kavrulup tanrinin urafeleriyle sarilip gunumuze buyurmustur ben ben peki ben mi bu konuya niye yeltendim bunu mu soruyorsunuz bana cunku benim tanrilarim bana kiyameti fisildadi gunes isisini kontrol edemediginde korkusunu siyirip sonsuz parlakligini yildizlarla paylasmadiginda simseklerin pariltilari sonup karanlikla bulustugunda agaclar yesilini kaybettiginde yildizlarin efendileri karanliga gomuldugunde sozler duraksayip ifadeler yogunlastiginda kiyamet gok yuzunde yerde ve icimize sonsuzluguyla kazinacak artik ebediyet bizi yanina cagiricak kurtlarin
dolunaylardaki cigliklari kiyametle butunlesip nefret akan bir duet olusturucakllar cunku kiyamet dolunaya denk gelmektedir. Kurtlarin cigliklarini son kez paylasicaz sonra sonsuz bir hayata dalicaz. Ne kadar bu dehset kurtlarin o sessiz dolunay gunun e denk gelsede bu korku kurtlari oldukca etkilemistir uzaklardan bakinca o dehset sacan igrenc gozlerindeki kararliligin yok oldugunu goruyorum zaten kurtlar ne kadar kendinden emin bakislara sahip olsalarda karanliklara gizlenmeleri onlarin aydinliga olan nefretlerini dolayisiyla korkularini ortaya cikarmis oluyor aslinda ben, benim hayatim normal denicek kadar sade bir hayat duzeyinde olsada beni sira disi yapacak bir cok macerayla karsi karsiya geldim buda beni sira disi bir hayata yeterince itmekte zaten .bu benimde diger insanlarinda son macerasi olucak korku ve dehseti milyonlarca insanla paylasicam ama sonsuz dunya onume yikildiginda benim cizgim insanlarla farkli kilinicak ben yildizlarin sonsuz merhametiyle tanrinin huzurunda sonsuz mutlulugu yakalayacaktim artik kurtlar icin son nefesin yaklastigi o mechul dakikalaR yaklasmisti ya son kaz o dehset sacan nefesleriyle sovlarini yapcaklardi yada bu buruk davranisi kendileriyle beraber ebediyete tasiycaklardi. Insanlar hayvanlar kadar seref ve haysiyet sahibi degildir cunku seref insanlar icin gercek duzen degildir. onlarin yollari gecici dunyayi fethedip gelecek dusuncesini yok edip her turlu pisligin ortasinda siyrilip hayatta kalmakti. son gece gelip catmisti cuma gunuydu zaten bu bir cok dini kitapta yer almaktaydi korkuyordum her tarafimi olum dusuncesi sarmisti korkular ustume ustume geliyordu terliyordum, terliyordum gereginden fazla terliyordum korku her tarafimi sarmisti. annem babam olacaklardan habersiz birbirleriyle sakalasip guluyorlardi icimden tek bir sey gecti "artik gulucukler, tebessumler mutsuzluklar tereddutler yoktu yerine tek gercek olan olum vardi " . sabah oluyodu safak sokmustu ,bilmiyordum sabah kalktigimda icimde
huzur vardi icimdeki butun tereddutler yerini huzura birakmisti balkona ciktim etrafa baktim hayatimda bu kadar parlak bir gok yuzu gormemistim ap acik bir mavi gok yuzunde suzulmekteydi. aniden azgin bir dalganin sahile vurdugunu gordum agaclarin kirilana kadar egrildigini gordum gozlerimi kapadim ellerimi gok yuzune acarak huzur dolu ruzgarla kendimden gectim gozumu actigimda bir anda gozlerimden seri bir sekilde yaslar dokuldu artik diyebilecek hicbir sey yok bende salak gibi bu yasadigim olayi kagida doktum kim okuyacak ki? artik hepinize elveda, hepinize .
Korku
Samimi soyleyim hayatim boyunca hic bir ovulucek yanimi bilmezdim. cunku bos ve kaliplasmis bir hayatin tam gobegine oturdum babam 7 yil once gecirdigi bir kaza sonucu duyu organlarinda ciddi bir sorun yasadi belli bir sure sonra yasadigi bu sorunlarla adeta dalga gecmeye basladi zaten bu ozelik hamurunda vardi yasama cok bagliydi basina ne kadar negatife bagli olaylar gelse hatta butun olaylar zincirlenip dunyaninin her turlu azizligiyle karsilassada bu olayin pozitif yonlerini cikarip bize bu yonde elektrik vermeye calisirdi.ama calismaya basladiktan sonra basina gelen o garip olaylar kisiliginin yuzde yuz degismesini sagladi. artik korkuyor ve agliyordu otistik bir cocuk bilinmez korkularini gozleriyle anlatir cunku fiziksel ozelikleri onun sonsuz engelidir. babamda ayni bu yonde ilerliyordu bizi cok korkututyordu. o cok ama cok degismisti yemek yemiyordu su icmiyodu bu nereye kadar gidicekti. sabahlara kadar ciglik atiyordu. kitap okumayi cok severdi, simdilerdeyse kitap gorunce ne oldugunu bile anlamakta zorluk cekiyordu. gunlerini odasinda eski plaklari dinlemkle geciriyordu. fiziksel sorunlar yasiyordu altina kaciriyor bi cocuk gibi agliyor etrafa sekiler ciziyordu. bazen odanin kapisindan onu izliyordum.kendi kendine fisildiyordu bir anda guluyor ve sonra sonsuz dusuncelere daliyordu. benim de sinirlerim geriliyordu bilmiyordum sanki icimde beni yonlendirebilen beni kopegi yapabilecek potansiyelde biri bana guluyorr beni biliyor ve istedigini yaptiriyordu ben onun adeta kolesi olmustum iste bole bir zaman da. eski huzurumun bozulup yerine bilmedigim bir noktadan nefretimin dogdugu bu genc halimde sonsuz olgunlugu hissettigimde o evden ayrilmanin beni en mutlu edicek sey oldugunu kavradim , ve gittim. gece yarisiydi annem , babami yatagina yatirdi. onun alnina bir opucuk kondurdu gozlerinden artik umutlari silinmisti bu bariz bir sekilde belli oluyordu. annem mukemmel bir insandi o tam bir destekciydi. onun korkulari yoktu tipki babamin eski hali gibiydi. umudunu kaybetmis nekadar yanlz kalsada korkunun onun hayatinda yeri yoktu . benim ovulucek tek yanim kacmaktan vaz gecip annemin o solgun bakislari yikilisini SILMEMDI babamin icindeki o sonsuz yanlizlik artik benim olmustu korkuyor hatta dusunemiyor dum bi an annem beni gordu suratima bakti o yatakta yatan kisi benim babam olamazdi benim babam bu kadar kotu olamazdi. o an kendimden gectim ve babami oldurdum annem beni durdurmaya kalkti o celimsiz vucudundan bu kadar sert yumruklarin cikacagi huc aklima gelmemisti. ask, sevgi onu bu karanlik hayatin nefretiyle beslemisti oradan buyuk adimlarla uzaklasirken annem cigliklarini duydum iste bundan kendimle ovunuyorum o cigliklar uzuntu degil sanki mutluluga burunmus uzuntuyle ortulmus birer ciglikti kostum baglara kadar bahcelere kadar annem hic susmadi. yeterince uzaklastigimda geriye baktim ve o sesi duydum lanet olsun annem OLMUSTU.